Menu

Özgürlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Özgürlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mayıs 2015

Kendimi Affetmenin 5 Kolay Yolu

Kızgınlık, küskünlük, hayal kırıklığı, hissettiğiniz insan kendiniz olunca, affetmeniz gereken kişi kendinizseniz eğer bazen bu iş zor olabiliyor. Kendi kendimizi yargılama duygusuna yapışıp kalabiliyoruz. "Hiçbir yere yetişemiyorum", "Keşke öyle demeseydim", "Keşke zamanında arasaydım", "Yeterince iyi değilim", "Benden dolayı tüm bunlar yaşandı" gibi duyguların içinizi yiyip bitirdiği dönemler oldu mu? Peki bu dönemleri nasıl aşacağız?

İçimdeki Beni Gördüm

Kendimi yeterli görmediğim, olanlardan dolayı kendimi suçladığım bir dönemde bunu nasıl aşacağım sorusunu sormaya başladım. Bu soruyu soruyordum çünkü bir tarafım da kendime bu kadar yüklenmemem gerektiğini söylüyordu. Ee bu durumdan nasıl çıkacaktım?

Hem o dönemde yaptığım meditasyonlar hem de Eckhart Tolle'un Şimdi'nin Gücü kitabında okuduklarım sayesinde birkaç cevap ve yöntem buldum;

1) Kendinizin masum yanını görün: Gözlerinizi kapatın ve kendinizi iki tane görün yanyana. Bir tanesi sizin yüksek benliğiniz ( yani içinizdeki o mükemmel parça) diğeri de sizin çocuk haliniz olsun, kendinizin 5 - 6 yaşlarınızdaki haliniz. Yüksek benliğinizle çocuk halinize bakın. Ne kadar masum olduğunu görün. O eğer yanlış bir şey yaptıysa bilerek yapmadı, saf, temiz duygulara sahip masum küçük bir çocuk duruyor önünüzde. O çok güzel, sevgi dolu ve sevilmeye layık. Yüksek benliğinizin içindeyken çocuk halinize doğru yürüyün ve O'na sarılın. O'na daha önce kimsenin vermediği kadar sevgi ile sarılın.

2) Anlayın ve kabullenin : Gözlerinizi kapatın ve kendinizi iki tane görün. Bir tanesi yüksek benliğiniz diğeri ise yaptığı şeyden hiç gurur duymayan, yaptığını beğenmeyen siz olun. Yüksek benliğiniz olarak affedilemeyecek olan size bakın O'na şu soruları sorun: "Bu kötü davranışı neden yaptın? Çok mu kırılmıştın, yaralanmıştın? Yoksa sebebi yalnızlık, depresyon, ümitsizlik miydi? Düşün lütfen sebebi neydi?" Bir sebep bulun, bulamıyorsanız eğer saydıklarınız arasından size en yakın olanı ve aklınıza ilk geleni seçin. Yaptıklarımızın daima bir sebebi vardır. Bu sebebi bulduktan sonra yapmanız gereken şey bunu görüp, kabule geçmektir.

3) Kendinizi sevin ve kendinizi serbest bırakın; Yüksek benliğiniz olarak bakın ve bu bakış açısı ile kalbinizi açın. Kötü gördüğünüz yanınıza gidin ve O'nu kucaklayın. Koşulsuz sevginin kalbinizden çıkıp O'nu sarıp sarmaladığını hayal edin. Belki sizi itiyor, size karşı geliyor olabilir. Olsun, bunu kabullenin yine de sevginizle O'nu sarmalayın ve O'na diyin ki "Bir hata yaptın, ama biliyorum ki özünde iyi bir insansın. Yanlışlar düzeltilebilir. Sana gönderdiğim sevgi bu yanlışları nasıl düzelteceğini gösterecek. Seni özgür ve serbest bırakıyorum. Bu sana hediyem ve sen şimdi yeni bir başlangıç yapabilirsin" Sonra bırakın yüksek benliğinizin kalbinden taşan sevgi kendinizi affedemediğiniz yanınızı yıkasın, temizlesin. Bu şekilde kalın ve o duyguların temizlendiğini görün.

4) 3. yolu her gün yapın: Ta ki kendinizi farklı ve daha iyi hissedene kadar.

5) Diğerleriyle aranızı düzeltin: Eğer mümkünse kırdığınızı düşündüğünüz insanlarla aranızı düzeltin. Kendinizi affettirin. Eğer samimiyseniz sizi anlayacaklardır.

Evren Asla Hata Yapmaz

Bizler insanız, herkes gibi hata yapabiliriz. Gerçek şu ki sizi sevgiden mahrum edecek, sevgisiz yaşamanıza sebep olacak hiç bir şey yok yapabildikleriniz/yapabilecekleriniz arasında. Hiçbir davranış, söz ya da düşünce affedilmez değildir. Ruhsal gelişim veya kişisel gelişim ( siz ne diyorsanız adına) önce kendimizi affetmekle başlıyor. Bunu her yönüyle tamamlayana kadar içinde bulunduğunuz sağlıklı ilişkilerde hatalar yaşayabilirsiniz.

Evren asla hata yapmaz. Yaşadığımız her an ruhsal gelişimimiz için bir fırsattır. Kendimizi sevmek ise bunun başlangıç noktasıdır.

Sevgiyle Şifa Olsun...

Duygusal Şifa

14 Mayıs 2015

Köpekbalıkları ile Birlikte Yüzmek



Kendimi  şanslı bir insan olarak görürüm , her zaman dört ayağımın üzerine düşmüşümdür.  Park yeri arama, kapalı gişe filme son anda bilet ayarlama, rezervasyonsuz cumartesi akşamı kafelerde yer bulma gibi konular çok şükür ki hep mutlu sonla bitti. Bu ballı olma durumunu ilk lisede fark ettim. Ablamın üniversite sınavına gireceği sene ben lise ikideydim. Rahmetli Babacığım kendine Boğaziçi Üniversitesi hedefi koyan kızını gaza getirmek için ‘’Evladım sen yeter ki Boğaziçi’ni kazan bahar bayramında okul gezisi ile seni Bodrum’a kendi ellerimle gönderirim.’’ diyerek büyük bir lokma yemişti.Sınav sonuçları açıklanıp Ablam Boğaziçi Matematiği kazanınca Annem ve Babam sevinçten çıldırmışlardı. Ben kendisine çıtayı fazla  yükselttiği için önce bozulmuştum ancak bahar zamanı babama sözünü hatırlatan Ablama, Babamın çaresizlik içinde ‘’O zaman kardeşini de al yanına’’ dediğini duyduğumda  sevinç çığlıkları içinde ikisine birden sarıldığımı hatırlıyorum. Nedense ikisi de o anda çok mutlu gözükmüyordu.:) Annemin sırtımıza vurarak ‘’Sakın denizde çok açılmayın çocuğum’’ diyerek yolcu ettiği tatilimiz çok güzel başlamıştı. 

Sıradan Bir Deniz Kazası
Bir hafta sürecek olan gezide tamamen üniversitelilerden oluşan bir grup ile takılacaktım. Her gün sabah akşam günde elli kere falan halime şükrediyordum.  Bodrum Aktur’da evlerde kalıyorduk ve gerçekten çok eğleniyorduk. Dönmemize bir gün kala bir arkadaşla beraber kano kiralayıp Aktur'dan denize açıldık. Rüzgarlı ve şahane bir gündü. Biz önde rüzgar arkada Yunan adalarına doğru giderken bir anda kanomuz  su almaya başladı ve bir süre sonra burnunu dikip battı. Meğerse delikmiş. Önce nasılsa birileri bizi kurtarır diye bekledik,  panik yapmadık. Hatta birbirimize lüzumsuz köpekbalığı esprileri bile yaptık. Ancak o arada  geçen bütün tekneler biz onlara yardım için el salladığımızda onlarda bize el sallayıp sözde selamımızı alarak yollarına gidince endişelenmeye başladık. O arada saatler geçti ve biz geri dönmeyince kıyıdakiler bizimkilere haber vermişler.  Ablamın da aralarında olduğu bir grup bizi aramaya çıkmış ve sadece kanonun küreğini bulmuşlar. Bütün akşamüstü bizi aramalarına rağmen hava iyice kararınca kıyıya elleri boş ve perişan bir halde dönmek zorunda kalmışlar. Biz de o arada gördüğümüz bir balıkçı teknesine imdaaatt diye bağırmayı akıl ederek sonraki koy olan Bitez'e ayak basmayı başarmış ve bir taksi çevirmiştik.Taksi şöförü önce ıslak ıslak binemezsiniz diye kızmış ama ‘’kazazedeyiz abi’’ deyince halimize acıyarak arabaya almıştı.  Aktur'a vardığımızda feci bir ortam vardı. 16 yaşımızın bütün olgunluğu ile ‘’Sürpriizz kim gelmiişş’’ şeklinde münasebetsizce bir giriş yapmamıza rağmen hepsi sevinçten delirdiler. Ablam beni karşısında sapasağlam görünce önce çok sevindi , sonra çok kızdı ve bir süre duygu iniş çıkışları yaşadı, biraz tartaklanmış bile olabilirim hatırlamıyorum. En sonunda kano kiralama firmasını mahkemeye falan verelim dedik ancak onlar özür olarak bütün gruba Halikarnas  girişi ısmarladılar ve o akşam olay tatlıya bağlandı.

Ne Olduysa 25 Yaşından Sonra Oldu
 Aslında felaketle sonuçlanabilecek bir durumdan  ya yaşımızın verdiği coşkulu ve korkusuz olma hali ya da ölümü aklımıza getirmeyi hiç akıl etmemiş olmamız nedeni ile eğlenceli bir şekilde kurtulmuştuk. Yıllar sonra aniden ortaya çıkan açık denizde yüzme  korkumu sonradan hep o gün yaşadıklarıma bağlamıştım.  Ancak korkumun nedeni benim sonradan ya bir şey olsaydı, ya köpekbalığı gelseydi, ya kötü niyetli kişilere rastlasaydınız gibi dışarıdan gelen olumsuz telkinlerin beni etkilemesine izin vermemdi.
Korkularımızın nedenini anladığımızda ve çözmek istediğimizde çare sizi mutlaka bulur. Geçmiş Yaşam Şifalandırma ile açık deniz korkumun üzerinde çalıştığımda daha önce deniz kazasında hayatımı kaybettiğimi o anı tekrar yaşayarak öğrendim. Öte yandan korkularımızın nereden kaynaklandığını öğrenmek için illa ki o ana tekrar dönmemiz ve yaşamamız gerekmiyor. Çözmek için neden korktuğumuzu  bilelim ve o korkunun bize ne demek istediğini anlamaya çalışalım yeter.
Sıkıntı yaşadığımız konuları  şifalandırmak  bizden sonraki nesillere bırakacağımız en büyük miras. Çocuklarında veya torunlarında aynı korkuların devam etmesini hangimiz isteriz ki? Öyleyse  bu konuların üzerine gitmeye ve içimizdeki şeytanlara Zülfikarlarla saldırmaya devam etmeliyiz.
Kendi adıma artık denizde yüzerken çok açılmaktan korkmuyorum , tekneden denize atlamaya ve dalmaya bayılıyorum. Yüzmek en güzel topraklanma yöntemlerinden biri. Eskiden yanımda yüzen balıklardan bile kaçardım şimdi onlarla birlikte yüzüyorum. Özgürlük duygusu bütün korkularımızın üstüne gitmeye ve hayatla dalga geçmeye değer benden söylemesi…

Duygusal Şifa