Menu

denge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
denge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Haziran 2015

Ne Yersek Oymuşuz.. Kesin Bilgi Yayalım !

Etrafımızdaki herşey enerjiden ibarettir. Bunu ben söylemiyorum Albert Einstein söylemiş. "Bu fizik kuralıdır" diye de eklemiş sözünün sonuna. Her enerjinin bir de frekansı var tabii ki, belirli titreşim seviyesine sahip. Bunları düşünüp evdeki masaya sandalyeye bakıp nasıl titreştiklerini düşünürken aklıma yediğimiz yiyecekler geldi. Bu durumda onların da ayrı ayrı frekansları, titreşimleri olmalıydı.

Internette ufak bir araştırma yaptım. Sağlıklı insan vücudu 62-68MHz frekans aralığında. Herkeste DNA 'dan dolayı farklı enerji titreşimleri var. Yani anlayacağınız hepimiz birer ışık parçasıyız. Gelelim yediklerimize içtiklerimize; Yapılan bir deneyde vücut frekansları 66 MHz olan iki erkek deneğe birer kahve fincanı verilmiş. Birincisi kahveyi sadece koklamış ve frekansı 3 saniyede 58 MHz'e düşmüş. Bu kişiye doğal esans yağı koklatınca frekansı normale yükselmiş. Diğer denek kahveyi içmiş. 3 saniyede frekansı 52 MHz'e düşmüş. Doğal esans yağı koklatmak işe yaramamış, ancak 3 gün sonra vücut frekansı normale dönmüş.

Demek ki yediklerimiz içtiklerimiz hatta kokladıklarımız ( aklıma çiçekler geldi ) bizi ciddi biçimde etkiliyor. Bu araştırmaya göre paketli işlenmiş gıdaların frekansları 0 MHz !

Hepimiz olabileceğimiz en yüksek frekansta titreşmek isteriz. Çünkü bunun getirdiği etkiler çok güzel ve mutluluk vericidir. Taze meyveler, sebzeler, kabuklu yemişler (kavrulmamış olanlar) ve rafine edilmemiş yani işlenmemiş gıdalar en yüksek frekansa sahipler. Et, süthane ürünleri, alkol, şeker, çikolata ve kafein enerjisi en düşük gıdalar. Yediğinizde hangisine uyumlanmak istersiniz? Ben birinci grubu seçiyorum :) İşin ilginç yanı yediğimiz tüm yiyeceklerin özünün o yiyecek sindirilip gittikten sonra da uzun bir süre bizi etkilediği, yukarıdaki kahve örneğinde olduğu gibi.

Bağışıklık Sistemimizin ne ilgisi var!
Şahsi fikrimce vücudumuzdaki en önemli sistemlerden biri bağışıklık sistemimiz. Hiç düşündünüz mü onbinlerce yıl evvel insanoğlu hayatını nasıl devam ettirdi? İnsan vücudu kendisine zarar verebilecek her türlü etkene karşı direnç gösterme yeteneğine sahip olarak doğar. Yaşam ilerledikçe karşılaştığı farklı zararlı etkenlere karşı da ayrıca bağışıklık geliştirir. Sigara içmek, alkol almak, yetersiz ve kötü beslenmek ( hazır gıdalar ), az meyve/sebze tüketmeki şeker tüketmek, az su içmek... işte bunlar bağışıklık sisteminin dengesini bozan sebeplerin arasında. Yukarıda bahsettiğim enerjisi yüksek olan maddelerle nasıl da doğrudan kesişiyor değil mi?

Ramazan ayının yaklaştığı bu günlerde kimseye iftarda sadece yeşil salata ye sağlıklıdır yeterlidir demiyorum tabii ki. Sadece yediklerimizin içtiklerimizin farkında olalım. Yeme alışkanlıklarımızı değiştirelim. Topraktan çıkanı doğrudan yemeye özen gösterelim.

Hiçbirimizin evinde vücut frekansımızı ölçen bir alet olduğunu düşünmüyorum. Yüksek frekansta olduğumuzu, aldığımız nefesin rahatlığından, üzerimizdeki huzurlu duygulardan, rahat merdiven çıkabilmemizden, yürürken nefes nefese kalmamamızdan anlayabiliriz.

Ne yersen O'sun cümlesini şimdi çok daha iyi anlıyorum. Yediğimiz yiyeceğin frekansına uyumlandığımızı Albert Einstein sayesinde anlamış oldum :)

Sevgiyle Şifa Olsun

Duygusal Şifa

29 Mayıs 2015

Hayır Demenin Dayanılmaz Hafifliği


İşinizi ya da dostluklarınızı riske atmadan nasıl hayır diyebilirsiniz? Hayır diyebilmek aslında hem kendinizin  hem de başkalarının hakkına saygı göstermekle ilgilidir. Eğer hayır kelimesi sizin için kolay telaffuz edilemeyecek bir kelime ise lütfen okumaya devam edin.
Güzellikle hayır diyebilen insanlar ne zaman kendilerine, ne zaman başkalarına  öncelik vereceğini bilen kişilerdir.  Sürekli etrafımızdakilere evet diyerek sağlıklı ilişkiler kuramayız. Hayatımızın  her alanında olduğu gibi hayır demenin de bir dengesi vardır ve kendi deneyimlerimden biliyorum ki kolaylıkla hayır diyebilmek söylendiği kadar kolay bir uygulama değildir.  Demin denge dedik ya aşağıdaki çalışma işinize yarayabilir;
Sonunda hayır demek durumunda kalacağınız  zorlu bir karar ile karşılaştığınızda gözünüzde pazarlarda kullanılan eski moda bir terazi canlandırın. Bu konu ile ilgili sizin karşılanan ve karşılanmayan ihtiyaçlarınızı bir tartın bakalım sonuç ne olacak . Örneğin ailenize ,sağlığınıza, arkadaşlarınıza,  hobilerinize zaman ayırabiliyor musunuz.? Yoksa işiniz , üye olduğunuz dernek , kulüp , konsey ,sosyal sorumluluk ve diğer faaliyetler vaktinizin çoğunu alıyor mu ? Biri size bir konuda destek olmanız için rica etti ancak siz başka bir yöne çekildiğinizi hissediyorsunuz. Hemen terazinizi kullanın. Eğer son dönemlerde o kişiyi ihmal etmişseniz belki evet demenin zamanıdır. Ancak kendinizi bu konuda  iyi hissetmiyorsanız denge şaşmış ise hayır demeniz adaletli olacaktır.
Bill Cosby ‘nin sevdiğim bir sözü var.‘’Size başarının değil ama başarısızlığın formülünü verebilirim. Herkese hoş görünmeye çalışın’’. Yaşamımızda diğerleri ile iletişimde temel  üç  yaklaşım vardır. İlki sadece kendinizi dikkate almak ve diğerlerini yok sayarak onlardan faydalanmak ki bu yaklaşımı hiç birinizin tercih edeceğini sanmıyorum. İkinci yaklaşım  her zaman kendinizden önce başkalarına yer vermektir. Her ne kadar kabul etmesek de bir çoğumuzun uyguladığı iletişim şekli bu maalesef. Üçüncü yaklaşım ise orta yoldur;  Kişi önce kendisine yer verir ve ötekileri dikkate alır. Olması gereken de budur.

Nezaket sürekli boyun eğmek değildir.

Alçak gönüllü olmak sürekli altta kalmak zorunda olmak anlamına gelmez. Her hayır dediğinizde kendiniz için veya sevdikleriniz için güzel ve hayırlı bir şeye evet dediğinizi hatırlayın. Israrcı talepleri geri çevirirken aşağıdaki dört adımı kullanabilirsiniz.;

1.       Bu konuda düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var deyin. Neyi kabul ettiğinizi bilmek için kendinizle biraz baş başa vakit geçirin.

2.       Hem hayır hem evet deyin. Talebi geri çevirin ve işinize daha çok gelen bir alternatif önerin.

3.       Hayır deyin ve sorunu başka araçlarla çözün.(yerinize birini önerin)

4.       Kibarca ,nazik bir şekilde , suçluluk hissetmeden hayır deyin. Tabi burada karşısınızdakinin  yüzüne geri çevrilme hissini çarpmadan kendi duygunuzu ön plana çıkararak cevap verin. Örnek bu hafta sonu aileme vakit ayıracağıma söz verdim yerine bunu yapmam hiçbir şekilde mümkün değil çok sorumluluk yüklendim gibi şikayet içerikli cümleler kullanmayın.


Bir şey için dik duramazsanız her şey için yere düşersiniz.  Siz gücünüzü adaletli bir şekilde elinize aldığınızda ve kararlarınız için kendinizi tam ve bütün olarak onayladığınızda hayat  sizi hayır deme yetiniz ile ilgili sınamaktan vazgeçecektir. Buna inanın ve güvenin.

Sevgiyle  Şifa Olsun
Duygusal Şifa

Kaynak: Tong Fu / Sam Horn