Menu

Kendin Ol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kendin Ol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Haziran 2015

Ölmeden Önce Ölmek !

Dürüst olun! En son ne zaman kendi içinize bakıp kendi kendinizle kalıp huzuru hissettiniz? Sahip olduğumuz gerçek serveti, varlığınızın ışık saçan sevincini ve bu sevince eşlik eden derin huzuru ne zaman hissettiniz? 

Hazzı, doyum kırıntılarını, onaylanmayı, güvenliği ya da sevgiyi dışarıda aramayı bırakıp tüm bunların sonucunda ulaşmayı istediğimiz o derin huzurun aslında içimizde olduğunu, en büyük hazineyi içimizde barındırdığımızı görebilmeyi istemez miydiniz? 

Kendinizi tanımlayın, siz kimsiniz dendiğinde hepimiz binbir çeşit cevap veriyoruz. Ahmet'in karısı, Ayşe'nin kocası/abisi, Ece'nin annesi/babası, iyi insan, sabırsız insan, x şirketinde pazarlama yöneticisi, öğrenci, çalışkan, zeki, aptal, sporcu, annemin kızı... Bu cevaplar herhalde sonsuzdur. Şimdi bu cevapların içinden sıfatları, ünvanları, kocayı, çocukları, malı mülkü çekip çıkartın. Tüm bunlar ortadan kalktığında siz kimsiniz? İnsan bu soruya cevap aradığı noktada kendisini yetersiz, boş ve yitik hissedebiliyor. Bu boşlukla yaşamak insanı korkutuyor. Korktuğu bu boşluk yüzünden insana, mala, mülke veya inançlara hatta korkulara bağlanabiliyor. Bağımlı olduğumuz tüm bu şeylerin bazılarından o kadar eminiz ki aklımıza onları yitirmek gelmiyor bile. Ancak bu bağımlılıklar bir süre sonra korkuyu doğurur. Bu bağımlılıklar neredeyse yok edilemez görünse bile ailemizin sevgisi gibi. Bu iç yetersizlik, iç yoksulluğu, bağımlılık yeniden korkuyu tetikliyor.

Tabiidir ki fiziksel olarak yemeğe, elbiseye, yaşayacak sığınağa hepimiz bağımlıyız; ama psikolojik olarak mutlu ve huzurlu olmak için toplumsal inançlara, kişilere, ünvanlara bağımlı olmalı mıyız?

Tüm bunlar olmadığında içimizde kalan "boşluk" asında bizi kendi yüksek benliğimize götüren, gerçek "kendim" ile tanışmamı sağlayandır. Onunla yaşamaya alışmak için biraz sabır gerekir. O boşluk dediğiniz "hiçlik hali" o "an" da yaşamayı da beraberinde getirir.

Aydınlanmaya giden yol, gerçek "kendimizi" keşfetmeye başladığımızın her "an"ında oluşan binlerce minik ışıkla aydınlanır. Peki bunun için bu "boşluk" ile yaşamaya değmez mi? Bu içimizdeki boşluktur ve hiçliktir aslında kalıcı olan. Kendimizi tanımladığımız diğer tüm tanımlamalar bir gün yok olacaktır, geçicidirler.

Asıl "ben"i farkettiğinizde, o boşluğu bulduğunuzdaki rahatlığı, huzuru, dinginliği hissettiğinizde, adeta safralardan kurtulup, hafiflersiniz, kuş gibi özgür olursunuz. Sonsuz bir mutluluk anında yaşarsınız daimi olarak.

"Ölmeden önce ölmek" bu olsa gerek...

Sevgiyle Şifa Olsun

Duygusal Şifa

28 Nisan 2015

Seni Korkutan Her Neyse Üzerine Git!


Başlığı okuduğunuzda aklınıza ilk ne geldi.? Başarısızlık, Ölüm, Fakirlik, Yetersizlik, Kedi, Cehennem...!! İlk düşünceniz nedir? Şimdi arkanıza bir yaslanın gözlerinizi kapatın ve korkunuzun başınıza geldiğini düşünün. Kan beyninize bir hücum etsin, soğuk soğuk terler dökün, eliniz ayağınız titresin. Tüm güvenlikli düşünceler, emniyet ihtiyacınızı bir kenara bırakın farzedin ki hayatla kumar oynadınız en kötü el size geldi, kaybettiniz ve kutunuzdan da korkunuz çıktı. 

Ben Bir Korkuma Dalıp Geliyorum..
Hikaye Osho’ya ait; Bir zamanlar, deniz kenarındaki bir kumsalda büyük bir parti yapılmış. Partiye yüzlerce insan katılmış ve bir anda hepsi tek bir soruya odaklanmış. Denizin derinliği ölçülebilir mi ölçülemez mi? Hikaye bu ya tam da o sırada tamamen tuzdan yapılmış  bir adam oralardaymış ve ‘’Bekleyin , siz tartışırken ben bir dalıp öğrenmeye çalışayım.‘’ İnsan içine dalmadan nasıl bilebilir ki?’’ demiş ve suya atlamış. Saatler geçmiş, günler,aylar geçmiş ve insanlar  beklemekten vazgeçmişler. Oysa tuz adam okyanusa daldığı anda erimeye başlamış dibe ulaştığında ise tamamen yok olmuş. Sorunun cevabını öğrenmiş ama geri gelememiş. Bunu bilmeyenler  uzun tartışmalardan sonra sorunun cevabına dair bir takım sonuçlara ulaşmışlar. Akıl sonuçlara varmaya bayılır. Sonuca vardığında rahatlar ama o denize girmeye korkar onun yerine karada kalıp felsefe yapar.Unutmayalım ki konu deniz olduğunda hepimiz tuz adamlarız. Kıyıda kalıp konuşmaya, akıl yürütmeye felsefe yapmaya bayılırız. Cesareti olan atlar o denize ve kendi tecrübe etmediği ve bilmediği hiçbir felsefeyi, aklı, cevabı kabul etmez.

İçindeki Bilge ile Tanış 
Korkunun o sevimsiz soğuk hissi bedenini sardığında içindeki bilgeyi acilen yardıma çağır. İstersen ona bir isim de verebilirsin. Hemen şimdi gel ve şu konuda bana yardım et diye seslen ona. Bir süre bekle cevap mutlaka gelecektir. Gelen cevabın kendini nasıl hissettirdiğine bir bak seni korkutuyorsa yanlış kişiye danıştın demektir. Beklediğin cevapla ilgili sana bir ipucu verelim. İçeriğinde huzur hissi ve akışta ol , akışa bırak, cesurca bir adım at, bir ağaca sarıl, kendi yolundan git, dağları ve rüzgarı hisset, meditasyon yapsan mı acaba gibi özünde seni iyi hissettiren felsefeler varsa bilgen ile birliktesin demektir.
Korkun ile yüzleşemediğin, ona dalmadığın zaman kişisel titreşimin çok düşüktür. Düşük titreşim etrafındaki  en basit olaylara bile takılmana ve daha da olumsuz deneyimleri kendine çekmene neden olur. Bu olumsuzlukları ve korkuyu inkar edip , üstünü kapadığında yaşaman gereken asıl deneyimi ıskalamış ve kişisel iradeni kontrol etmek , direnmek ve zor kullanmak için kullanmış olursun.

Yaşam Riske Girenlere, Tehlike İçinde Yaşayanlara Gelir.
Şüphesiz yukarıdaki cümlede fiziksel olarak tehlikenin kıyısında yaşayın mesela hızlı araba kullanın kumara başlayın gibi mesajlar vermek istemiyoruz. Kendin olman için riske girmen gerekiyorsa çekinme diyoruz. Kendin gibi olmak ne demek peki? Bu aralar TV de dönen bir kot reklamında 'Kendin olmak demek senden bekleneni değil içinden geldiğini yapmaktır.' mesajı vurgulanmış...Evet korkularımızın üzerine gidelim , bu yolda ilerlerken iç sesimizin, içimizdeki bilgenin rehberliğinde hareket edelim. Rumi'nin de söylediği gibi ''İçinde ilerle , ama korkunun seni hareket ettirdiği şekilde ilerleme.'' Kalbinizin sesini dinleyin, sorumluluğu alın ve coşkuyla deneyimin içine atlayın mesajını da biz ekleyelim.

Sevgiyle Şifa Olsun,

Duygusal Şifa