İç öfke, acı, ızdırap, huzursuzluk hissettiğiniz oluyor mu? İdareci veya yönetenlerin yanlış ve taraflı kararlarını, yakın bir arkadaşınızın veya akrabanızın yaptıklarını hazmedemiyor musunuz?
Çoğu zaman İlahi Adalet'ten umut bekleyen iç öfkemize sıkıca tutunuruz. Bize yapılan yanlışlıkların, canımızı acıtan sözlerin, olayların aynılarını onların da yaşamaları ve hissetmeleri için bekleriz de bekleriz. Dişlerimizi sıkar, doğru düzgün nefes bile alamayız çoğu zaman. Bekledikçe içimize bir ağırlık çöker.
Affetmek bizim olaylara farklı bakmamızı gerektiren ruhsal bir olaydır. Çoğu zaman onları yani "diğerlerini" bizi etkilediği kadar etkilemez. Çok güzel bir hikaye vardır; İki Tibetli Budist rahip uzun zaman hapiste tutulmuşlar ve çok zor zamanlar geçirmişler. Sonunda hapisten çıkmışlar. Biri diğerine "Onları affettin mi?" diye sormuş. Diğeri "Onları asla affetmeyeceğim! Asla!" demiş. Soruyu soran üzülerek " Sanırım seni hala hapiste tutuyorlar, değil mi?" diye cevaplamış.
Affedilemeyecek olanı bile affetmek!
Bu onların yaptıklarını onaylamak ve onlara hak vermek değildir. Birini affetmek kişisel bir konudur. Sadece sizi ilgilendirir ve bunu kendiniz için yaparsınız. Gidip O'na bunu söylemezsiniz istemiyorsanız eğer. Birini ya da birilerini affederek acıyı, huzursuzluğu salıverirsiniz dışarıya.
Bir yoga üstadının dediği gibi "Affettiğiniz kişi O'nu affettiğinizi bilmemeli, yaptığı yanlıştan dolayı kendini suçlu hissetmese bile. Doğru olan affetme şekli budur. Eğer O'nu yaptığı yanlıştın dolayı suçlu hissettirerek affediyorsanız, gerçekte affetmiyorsunuzdur."
Affetmenin temelinde sevgi vardır. Affettiğiniz zaman o kişi veya kişilerin içindeki acıyı, sevgisizliği görüyor olursunuz. Affederek onları evrensel dersleriyle başbaşa bırakırsınız - ki emin olun önlerine bu dersler gelecektir, sizden artık enerji almalarına engel olursunuz. Özgür iradenizi kullanarak kendinizi o negatif bağlardan özgürleştirirsiniz. Ve bu hayatınızın geri kalanı için kendinize verebileceğiniz en güzel hediyedir.
Affettikten sonra, diğerleri hakkındaki beklentilerinizi bırakın, daha iyi ve huzurlu bir yaşam yaşamak en güzel cevaptır bazen. Bu şekilde kendi "kişisel hikayenizi" de değiştirmiş olursunuz. Size ne kadar yanlış yapıldığını anlatmak yerine, kurban rolünü üstlenmek yerine, bu yaşadığınız olayın kendinize ve çevrenizdekilere nasıl iyileşme yolu açtığını anlatırsınız.
Tüy kadar hafif olmak ister misiniz?
Gelin şimdi birlikte birini affedelim. Aklınıza ilk gelen isim doğrudur. Bu isim kendiniz de olabilir. Şimdi lütfen derin derin nefesler alın ve gevşeyin, derin ve yavaş nefesler alıp verin. Sonra aşağıdaki cümleleri ya da buna benzer oluşturacağınız kendi cümlelerinizi tekrarlayın;
"Ben ..(isminiz)... şimdi ....(o kişi/ler)... serbest bırakıyorum, aramızda geçenlerden ötürü O'nu gönülden affediyorum. Benden aldığı bütün enerjileri topraklayıp temizleyerek Aurama geri çağırıyorum. Aynı şekilde benimde O'ndan aldığım O'na ait bütün enerjileri hiçbir art niyet taşımadan topraklayıp temizleyerek Aurasına iade ediyorum. Aramızdaki bütün kötü karmanın şimdi ve tüm zamanlara doğru temizlenip dengelenmesini, bu olanlardan dolayı yaşadığım bütün olumsuzlukların DNA'mdan silinmesine ve sadece yaşam derslerinin kalmasına bütünün hayrına olmak üzere niyet ediyorum. Öyle de oldu, şükürler olsun. Amin"
Affetme konusunda söylenecek çok sözüm var. Blogumuzda zaman zaman bu konuda yine yazılar görebilirsiniz. Hayatlarımızı daha hafif ve huzurlu yaşamak dileğiyle.
Sevgiyle Şifa Olsun...
Duygusal Şifa
beklenti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beklenti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Nisan 2015
06 Nisan 2015
Ya Vampirimi Çok Seviyorsam !
Hani son
zamanlarda herkesin dilinde ya ‘’Enerjinizi çeken insanlardan uzak durun’’
‘’Enerji vampirlerinden sakının’’ ‘’Kendinizi kötü hissettiren ortamlarda
bulunmayın’’ diye . İyi de ya benim enerjimi çeken insan benim dostum, komşum,
eşim, kardeşim , annem ya da babam ise. Çok severek çalıştığım işimde artık
kendimi iyi hissetmiyorsam ne yapmalıyım.
Issız bir ada opsiyonu da olmadığına göre..Ne yapacağız ? Aynı evde
yaşadığımız Abimize ‘’Senin bu kız arkadaşınla olan sorunların yüzünden bende enerji kalmadı biraz uzaklaşalım
birbirimizi artık görmeyelim deme şansımız var mı?
Ya da samimi bir arkadaşınıza ‘’Bu aralar aile sorunların yüzünden çok
mutsuzsun enerjimi tüketiyorsun artık seni görmek istemiyorum ’’ cümlesini
kurmalı mıyız.?
Bırakıp Kaçmak Yiğitliğe Sığar
mı?
Kişisel
şifalanma yolunda kendinizi iyi hissetmek için artık size hizmet etmeyen inanç
, düşünce kalıpları ve negatif duyguları serbest bırakmanız gerektiği doğrudur.
Hatta bu yolda artık hiçbir ortak konunuzun kalmadığı kişileri ve ortamları da
serbest bırakmanız gerekebilir. Ancak
sap ile samanı birbirinden ayıralım ki geri dönülemez hatalar yapmayalım.
Geçen
sene bir dostumun yaşadığı olayı onun kelimeleri ile aktaracağım;
Babam
rahatsızlığı nedeni ile yeni kalp ameliyatı olmuştu. Operasyon öncesinde çok
moralli olmasına rağmen sonrasında yaşadığı ameliyat sonrası komplikasyon
talihsizliği nedeni ile çeşitli problemler ile uğraştı ve zaten çok sakin bir
kişilik olmadığı için iyice huysuzlaştı. Nedensiz yere öfkeleniyor ve etrafında
kim varsa kırıp geçiriyordu. Başta annem olmak üzere bütün aile kaprislerinden
ötürü yılmıştık. Özellikle Annem’in -bütün gün onunla birlikte olduğu-için
sinir sistemi iyice yıpranmıştı. Sağlığı iyileşme kaydetmesine rağmen huyu suyu
tamamen değişmişti. Abim ve Ablamla birlikte bir çözüm bulmaya çalışıyorduk .
Ancak hem yoğun iş hayatlarımız hem de kendi çoluk çocuk telaşımızın içinde pek
de etkili olamıyorduk. Rutin Pazar görüşmelerimiz hepimiz için yıpratıcı ve
yorucu olmaya başlamıştı.
Seninle
karşılaştığımız günü hiç unutmuyorum. ‘’ Babana sordunuz mu aslında ne
istiyor’’ demiştin. Günlük isteklerden bağımsız hayatında ne yapmak istiyor.
Bir uğraş bulsa kendini daha iyi hisseder miydi acaba ? Bu soruyu kendimize sormuştuk aslında ama
babamıza sormak aklımıza gelmemişti. Sonra da eklemiştin ‘’Görüşmekten kaçmayın
sakın , yanında olun karşısında değil , onun tek isteği Sevgi , sadece bunu
hangi yolla göstereceğini bilemiyor huysuzluğu ondandır.’’
Gerisi
çorap söküğü gibi geldi. Hafta içi bir
akşam işten erken çıkıp onlara sürpriz
yaptım ve yemeği birlikte yedik. Çay
faslına geçtiğimizde Yaradan’a sığınıp yavaşça sordum. Babacım ne istersin seni
ne mutlu eder. Kısa bir tereddütten sonra cevap verdi. ‘’Resim yapmak istiyorum
renkli boya ve tuval alın bana şövalye de isterim’’. O an Annemle göz göze
geldik ve onun gözündeki pırıltıyı hiç unutmuyorum.
Sevinç
çığlıkları içerisinde Abimi ve Ablamı aradım.
Malzemeler el birliğiyle tedarik edildi. Artık Pazar günü rutinimiz çoluk çocuk
babamı resim yapabileceği yerlere götürmekle geçiyor. Bütün eş, dost ,
komşuların duvarlarında babam imzalı hediye tablolar var. Hepimiz Onunla gurur
duyuyoruz.
Ne değişti ?
Arkadaşımın
babasının sakinleşmesinin nedeni sizce neydi.? Onun sadece resim yapmakla
iyileştiğini düşünüyorsanız yanılırsınız. Değişen ailenin babaya olan bakış açısı idi. İlk tabloda eş ve
çocuklarda babaya karşı kızgınlık , öfke ve yargılama vardı. İlişkiler
neredeyse kopma noktasına gelmişti. Yaşlı Adam da ise , artık işe yaramadığı ve anlaşılmadığı düşüncesi
ile hayattan bezmişlik ve mutsuzluk hakimdi. Oysa en son tabloda üreten biri
var. Aile ona hayran, gurur duyuyorlar.
Peki her
zaman böyle mi olur. Maalesef hayır . Karşılıklı
olarak anlaşılmayı bekleyen kendi inanç sistemlerine göre varsayımlarda bulunup birbirini acımasızca
yargılayan aileler var. Ailemizi değiştiremeyiz. Annemiz Babamız kardeşlerimiz
bizim dahil olduğumuz ilk topluluk ve en önemlisi onları seçerek geldik bu
dünyaya, tıpkı yaşam derslerimizi seçtiğimiz gibi..
Ailemiz
dışında da bizi tüketen , yoran kendimiz kötü hissettiren , enerjimizi çalan
insanları ‘vampir bu’ diye etiketleyip uzaklaşmadan önce bakış açımızı bir gözden geçirelim. Bir
içimize bakalım ve şu sorulara cevap vermeyi deneyelim;
Bu
kişiye kızma nedenim ne? Bendeki hangi duyguyu tetikliyor?
Bana
hissettirdiği duyguyu ben mi yaratıyorum yoksa eski inanç kalıplarımdan mı
kaynaklanıyor. ?
Bu
duyguyu (belki de blokajı) çözersem bu kişiye hala aynı kızgınlık duygusunu taşır mıyım.?
Hayatıma
onsuz devam edersem ne olur?
Bunların
hepsini cevapladığınızda içiniz hala rahatsa kendisi ile vedalaşın ve hızla uzaklaşın.
Sevgiyle
Şifa Olsun..
Duygusal
Şifa
05 Nisan 2015
Beklenti Denilen At Gözlüğü
"Beklenti" kelimesinin anlamını düşündüm. Nedir beklenti? İleride gerçekleşmesini istediğim hedeftir; benden veya bir başkasından yapılması istenen hal, davranıştır diye iki çeşit olabilir dedim. Şöyle bir geriye bakıp hafızamı zorladım. Finans sektöründeki yoğun çalışmalar arasında alınan 1 veya 2 haftalık izin döneminde planlanan tatiller için "çok gezeceğim", "çok eğleneceğim", "harika geçecek ve bana kesin iyi gelecek" beklentileri ile gittiğim yerlerden nasıl hüsranla döndüğümü hatırladım. Ailemin, arkadaşlarımın, işteki müdürlerimin benden genel davranış beklentilerini boşa çıkarmamak için nasıl yıllarca öyleymiş gibi yapıp aslında olmak istemediğim yerlerde olup, yapmak istemediğim işleri yaptığımı hatırladım.
Peki ya ben onlar için ne gibi beklentilere girmiştim! Erkek arkadaşım mutlaka gözlerimin için bakarak bana kelimelerle "Seni Seviyorum" demeliydi ya da iş yerinde iki senenin sonunda mutlaka terfi almalıydım hem de şahane bir maaş artışıyla birlikte, yılbaşlarında yeni seneye girerken çok çok eğlenmeliydim, spor yaparken performansım iyi olmalıydı ve diğer arkadaşım gibi 1 ayda 8 kilo vermeliydim, daha böyle nice örnekler geldi aklıma.
At Gözlüğü Nerede!
İşte bu beklentilere girdiğimde sonunda mutsuz olduğumu gördüm. Hayatın bana verdiklerini görmek yerine beklentilerime kendi istediğim şekilde ulaşamadığım için hüsran içindeydim.
Oysa ki erkek arkadaşım her yemeğe oturduğumuzda çok sevdiği halde ekmeğin köşesini bana veriyordu, O'nun "seni seviyorum" deme şekli buydu. İş yerinde kadro olmadığından bana terfi veremeyen müdürüm o seneki yurtdışı fuarına beni göndermeyi düşünmüştü ödül olarak. Sporda 1 ayın sonunda metabolizmam farklı çalıştığı için 3 kilo vermiştim.Ve maalesef bunları göremiyordum.
Hayatın önümüze bir sürü harika fırsatlar çıkartmasını istiyoruz ki aralarından seçim yapabilelim. Peki at gözlüklerimiz takılıyken bu firsatları görmek mümkün mü? Tabii ki hayır.
Oh Be Dünya Varmış!
Sadece 1 hafta için çıkartın bu gözlükleri; " Bakalım bu seyahat nasıl geçecek, hiçbir beklentim yok, önüme çıkacak insanları ve olayları çok merak ediyorum" dedikten sonra gidip o çok kıymetli izin döneminizden hangi ruh haliyle döneceğinizi, sevgilinizle veya eşinizle beklenti içinde olmadan geçireceğiniz bir günü, kendi sınırlarınızı bilerek sadece sproun size getirdiği neşeyi içinize çekerek yaptığınız antremanı gözlemleyin. "An"ın size getirdiklerini bir çocuk merakıyla karşılayın ve yaşayın, beklentileriniz olmadan. Sadece 1 haftalık bir deneme bu.
Eğer bu 1 hafta sonunda mutsuz iseniz yeniden gözlüklerinizi takarsınız.
Sevgiyle Şifa Olsun...
Duygusal Şifa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)