Menu

30 Nisan 2015

Demir Çubukla Topraklanılır mı?

Eskiden evlerde elektrik sistemini topraklamak için bahçedeki toprağa saplanmış bir demir çubuğa elektrik kablosunu bağlarlardı. Bir dönem böyle bir evde oturmuştuk. Sonra topraklı prizler çıktı, binaların elektrik sistemleri topraklanarak kurulur  oldu. Evdeki elektronik eşyalarda fazla yüklerinden bu şekilde kurtuldular.

Çok çalıştığım, çok stresli olduğum, doğadan, özümden uzaklaştığım zaman dilimlerinde birisiyle tokalaştığımda, merdiven trabzanlarını veya kapı kollarını tuttuğumda kıvılcımlar çıktığını fark ediyordum. Bildiğiniz elektrik çarpıyordu yani. O dönemde anneme ne yapcağım diye sorardım. O da "çıplak ayak çimenlerde dolaş" derdi. Çok da fazla nedenini düşünmeden yapar ve rahatlardım, stres böyle gidiyor derdim.

Bendeki Ampulu Topraklamak için 5 Dakika Yeter

Yıllar sonra kuantumla, enerji konularıyla iç içe olduğumda aslında her birimizin enerji olduğunu öğrendiğimde bendeki ampul yandı. Ampul biraz geç yandı ama hızlı öğrendim.

Çoğunuzun benim gibi büyük şehirlerde yaşadığınızı düşünüyorum. Çayır çimene, doğaya gidecek vaktimiz pek olmuyor. Eğer bahçeli bir evde oturmuyorsak bahçe işleri, toprakla uğraşmakta bir hayal maalesef. Peki ne yapacağız, nasıl topraklanacağız?

Negatif duygularımızın, düşüncelerimizin üzerimizde yarattığı etkileri, bu etkilerden kaynaklanan elektrik birikimlerini her gün sadece 5 dakika ayırarak evde oturduğumuz yerde de topraklayabiliriz. Evet doğru bildiniz vizyonlayacağız. Vizyonlamanın gücü ayrı bir yazı konusu. Yakında daha detaylı yazacağız. Her gün yapacağımız 5 dakikalık topraklama egzersizi ile tüm günü rahat, huzurlu ve sakin geçirebiliriz. İlk başlarda inanması biraz zor da gelse kaç senedir bu kıymetli 5 dakikaları yaşayan biri olarak söylüyorum gayet güzel çalışıyor bu sistem. Birkaç gün üst üste yapmayı bıraktığınızda günlük olaylara verilen tepkiler huzursuzluk, keyifsizlik, moral bozukluğu, kızgınlık olarak açığa çıkıyor. Topraklanmanın huzurunu daha önce yaşayan vücut doğanın o sakin, huzurlu gücünü içinde yeniden hissetmek istiyor.

Doğada yürüyüp zaman geçiremiyorsanız, toprakla, çiçek ekmekle, bahçe işleriyle uğraşacak bir ortamınız yok ise o zaman size günlük 5 dakikanızı alacak bir meditasyon öneriyorum.


Topraklanma Meditasyonu

Rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer bulun, iş yerinizdeyseniz tuvalete gitmek en iyisi. Evdeyseniz bulunduğunuz odanın penceresini aralayın, içeriye dolan mis gibi oksijeni hissedin.
Sonra yavaş ve derin nefeslerle rahatlayın. Nefes alırken 5'e kadar sayın, nefes verirken bu süre uzasın. 4-5 kere bu şekilde nefes alıp verdikten sonra sakinleştiğinizi, tüm vücudunuzun gevşediğini fark edeceksiniz. Kuyruk sokumunuzdan aşağıya dümdüz inen bir kordon hayal edin. Bu kordon oturduğunuz kattan binanın temeline oradan toprağa geçerek dünyanın merkezine ulaşsın ve magmaya demirlesin. Aldığınız her nefeste başınızın üzerinden pırıl pırıl bir ışık girdiğini ve bu ışığın tüm vücunuzdan, çakralarınızdan geçerek kordon boyunca akarak yeryüzünün merkezine ulaştığını düşünün. Işık sizi yıkasın. Üzerinizde bulunan tüm negatif hisleri, düşünceleri, duyguları bu ışık yardımıyla kordonunuzdan aşağıya gönderin. Bırakın yeryüzü onu yıkasın ve pozitife dönüştürsün. 5-6 dakika bu şekilde devam edin. Ve lütfen bu zaman içinde hep pozitif kalmaya gayret edin. Meditasyonun sonunda gözlerinizi açın, ne kadar huzurlu ve sakin olduğunuzu fark edin. (Karla McLaren)

Sevgiyle Şifa Olsun

Duygusal Şifa

28 Nisan 2015

Seni Korkutan Her Neyse Üzerine Git!


Başlığı okuduğunuzda aklınıza ilk ne geldi.? Başarısızlık, Ölüm, Fakirlik, Yetersizlik, Kedi, Cehennem...!! İlk düşünceniz nedir? Şimdi arkanıza bir yaslanın gözlerinizi kapatın ve korkunuzun başınıza geldiğini düşünün. Kan beyninize bir hücum etsin, soğuk soğuk terler dökün, eliniz ayağınız titresin. Tüm güvenlikli düşünceler, emniyet ihtiyacınızı bir kenara bırakın farzedin ki hayatla kumar oynadınız en kötü el size geldi, kaybettiniz ve kutunuzdan da korkunuz çıktı. 

Ben Bir Korkuma Dalıp Geliyorum..
Hikaye Osho’ya ait; Bir zamanlar, deniz kenarındaki bir kumsalda büyük bir parti yapılmış. Partiye yüzlerce insan katılmış ve bir anda hepsi tek bir soruya odaklanmış. Denizin derinliği ölçülebilir mi ölçülemez mi? Hikaye bu ya tam da o sırada tamamen tuzdan yapılmış  bir adam oralardaymış ve ‘’Bekleyin , siz tartışırken ben bir dalıp öğrenmeye çalışayım.‘’ İnsan içine dalmadan nasıl bilebilir ki?’’ demiş ve suya atlamış. Saatler geçmiş, günler,aylar geçmiş ve insanlar  beklemekten vazgeçmişler. Oysa tuz adam okyanusa daldığı anda erimeye başlamış dibe ulaştığında ise tamamen yok olmuş. Sorunun cevabını öğrenmiş ama geri gelememiş. Bunu bilmeyenler  uzun tartışmalardan sonra sorunun cevabına dair bir takım sonuçlara ulaşmışlar. Akıl sonuçlara varmaya bayılır. Sonuca vardığında rahatlar ama o denize girmeye korkar onun yerine karada kalıp felsefe yapar.Unutmayalım ki konu deniz olduğunda hepimiz tuz adamlarız. Kıyıda kalıp konuşmaya, akıl yürütmeye felsefe yapmaya bayılırız. Cesareti olan atlar o denize ve kendi tecrübe etmediği ve bilmediği hiçbir felsefeyi, aklı, cevabı kabul etmez.

İçindeki Bilge ile Tanış 
Korkunun o sevimsiz soğuk hissi bedenini sardığında içindeki bilgeyi acilen yardıma çağır. İstersen ona bir isim de verebilirsin. Hemen şimdi gel ve şu konuda bana yardım et diye seslen ona. Bir süre bekle cevap mutlaka gelecektir. Gelen cevabın kendini nasıl hissettirdiğine bir bak seni korkutuyorsa yanlış kişiye danıştın demektir. Beklediğin cevapla ilgili sana bir ipucu verelim. İçeriğinde huzur hissi ve akışta ol , akışa bırak, cesurca bir adım at, bir ağaca sarıl, kendi yolundan git, dağları ve rüzgarı hisset, meditasyon yapsan mı acaba gibi özünde seni iyi hissettiren felsefeler varsa bilgen ile birliktesin demektir.
Korkun ile yüzleşemediğin, ona dalmadığın zaman kişisel titreşimin çok düşüktür. Düşük titreşim etrafındaki  en basit olaylara bile takılmana ve daha da olumsuz deneyimleri kendine çekmene neden olur. Bu olumsuzlukları ve korkuyu inkar edip , üstünü kapadığında yaşaman gereken asıl deneyimi ıskalamış ve kişisel iradeni kontrol etmek , direnmek ve zor kullanmak için kullanmış olursun.

Yaşam Riske Girenlere, Tehlike İçinde Yaşayanlara Gelir.
Şüphesiz yukarıdaki cümlede fiziksel olarak tehlikenin kıyısında yaşayın mesela hızlı araba kullanın kumara başlayın gibi mesajlar vermek istemiyoruz. Kendin olman için riske girmen gerekiyorsa çekinme diyoruz. Kendin gibi olmak ne demek peki? Bu aralar TV de dönen bir kot reklamında 'Kendin olmak demek senden bekleneni değil içinden geldiğini yapmaktır.' mesajı vurgulanmış...Evet korkularımızın üzerine gidelim , bu yolda ilerlerken iç sesimizin, içimizdeki bilgenin rehberliğinde hareket edelim. Rumi'nin de söylediği gibi ''İçinde ilerle , ama korkunun seni hareket ettirdiği şekilde ilerleme.'' Kalbinizin sesini dinleyin, sorumluluğu alın ve coşkuyla deneyimin içine atlayın mesajını da biz ekleyelim.

Sevgiyle Şifa Olsun,

Duygusal Şifa

26 Nisan 2015

Ellerimizdeki mucize! Mudralar

Bu resimdeki basit el hareketini düzenli yaparsanız uykusuzluğu giderdiğini, hafızayı güçlendirip konsantrasyonu arttırdığını, öfke, histeri gibi duyguları giderdiğini söylersem ne dersiniz!

Doğuda binlerce yıldır kullanılani fiziksel, duygusal ve ruhsal vücudumuzun enerjisini etkileyen el hareketleri "mudra" olarak adlandırılıyor. Mudralar günümüzde halen özellikle yoga ve meditasyon başta olmak üzere hayatın her dakikasında kolaylıkla uygulanabilecek hareketlerdir.

Tüm çakralarımızın, enerji meridyenlerimizin bağlı olduğu ellerimizi kullanarak hangi hallerimizi nasıl etkileyebileceğimizi örnek resimlerle aşağıda bulabilirsiniz;

 1. Gyan Mudra
Bilgi mudrası. Başparmak ve işaret parmaklarını birbirine bastırarak uçlarında bulunan endokrin ve hipofiz bezlerini harekere geçirir. Günün her anı istediğiniz yerde yapabilirsiniz. Uykusuzluğa iyi geliyor, hafızayı, konsntrasyonu arttırır.



2. Prithvi Mudra
 Dünya mudrası. Yüzük parmak ucu ile baş parmak ucu birbirine dokundurulur. Yaşam gücünü arttırır, fiziksel ve duygusal zayıflıkları azaltır, cilde iyi gelir. Günün her anı yapılabilir.








3. Varuna Mudra

Su mudrası. Serçe parmağı ve baş parmak uçları dokundurulur, diğer parmaklar dik durur. Duyguların dengelenmesine yardım eder, krampları rahatlatır, adet dönemlerini ve hormonal durumları düzenlenmesine yardımcı olur. Gün içinde 3 defa 15 dakika yapılabilir.






4.  Vayu Mudra
Hava mudrası. Başparmak ile kıvrılmış olan işaret parmağınızın üzerine bastırın, diğer parmaklar düz durur. Stresi azaltmaya yardımcı olur, sabırsızlık ve kararsızlık hallerini azaltmaya yardımcı olur. Gün içinde 3 defa 15 dakika yapılabilir.







5. Surya Mudra
Güneş Mudrası. Yüzük parmağınızı kıvırın ve ilk kıvrım yerine başparmağınızla bastırın. Diğer parmaklar dik durur. Troid bezini uyarır, kilo alımını azaltmaya yardımcı olur ve iştahı azaltır, hazmı kolaylaştırır, stresi azaltmaya yardımcı olur. Günde iki kere 5 - 15 dakikalık pratikler yapılabilir.







6. Prana Mudra
Yaşam mudrası. Serçe parmak ve yüzük parmak ucu başparmak ucu ile birleşir. Diğer parmaklar dik durur. Yaşam gücünü arttırır, zihin, beden ve ruhu güçlendirmeye yardımcı olur. Yorgunluğu azaltır, motivasyonu arttırır. Gün içinde her zaman yapabilirsiniz.







7. Apana Mudra
Sindirim mudrası. Yüzük ve orta parmağınızı kıvırın ve başparmağınızı üstlerine dokundurun. Diğer parmaklar dik durur. Boşaltım sisteminin çalışması yardımcı olur. bağırsak hareketlerini uyarır. Günlük 45 dakika pratik yapılabilir.







8. Apana Vayu Mudra
Kalp mudrası. İşaret parmağı baş parmağın avuçiçi köküne dokunurken, orta parmak ve yüzük parmağı uçları başparmağın ucuna değer. Serçe parmağı dik durur. Kalbi korumaya yardımcı olur, gaz giderir. Günde iki kere 15 dakikalık pratikler yapılabilir.







9. Linga Mudra
Isı mudrası. İki elin parmakları birbirine sarılır, Sol elin başparmağı yukarı doğru dik duruken sağ elin başparmağı ile etrafı sarılır. Vücuttaki ısıyı uyarmaya yardımcı olur, vücudu dengeler. Akciğerleri güçlendirir, balgam ve tıkanıklığı azaltmaya yardımcı olur. Gün içinde her zaman yapılabilir. Isıyı arttırdığı için çok fazla pratik edilmemesi iyi olur.


10. Shunya Muda
 Boşluk mudrası. Orta parmak kıvrılır ve baş parmak orta parmağın ilk kıvrım yerine bastırır. Diğer parmaklar dik durur. Kulak ağrıları için oldukça etkili olabilir. Zihinsel bilişi arttırır. Günlük 40-60 dakikalık bir pratik yapılabilir.








Tansiyonunuzun dengelenmesine yardımcı olabilecek bir hareket de yüksek tansiyonda orta parmağınızın kökünden ucuna doğru masaj yapmanız, düşük tansiyonda ise orta parmağın ucundan köküne doğru masaj yapmanızdır.

Mudralar tabii ki modern tıbbın yerine geçmez. Kaynak http://www.wakingtimes.com/2015/04/25/mudras-the-healing-power-of-your-hands/

Sevgiyle Şifa Olsun...

Duygusal Şifa

23 Nisan 2015

Yanınızda Bodyguard Taşımak İster misiniz?

Yaşı kırk civarı olanlar bilir eskiden bazı evlerde voltaj regülatörü denilen bir cihaz vardı. Eğer bulunduğunuz bölgede elektrik gerilimi düşükse bu regülatörlerle gelen akımın seviyesini arttırma imkanınız vardı. Düşük voltajı arttırmak bir düğmenin kademesini bir tık arttırmak kadar basit bir iş olduğundan evin en küçüğü olarak bu iş genelde bana kalırdı. O bir tık ile kendimi çok işe yarar hissederdim, ev bir anda ışıl ışıl olur, bir yanıp bir sönen o ışıklı disko ortamından mutlak bir aydınlığa sayemde kavuşmuş olurduk. 

Hepimiz Trafoyuz !
Enerji terapisi teknikleri ile  ilgilenmeye ilk başladığımda aklıma regülatörün enerjisini bir tık arttırmam geldi. Bedenimiz trafo gibi çalışıyor ve gelen düşük enerjiyi bir kaç tık yükseltme yetisi yine bizim kendi gücümüze kalıyordu. Artık öfkelendiğimizde, üzüldüğümüzde, stresle boğuştuğumuzda bu enerjileri zararsız bir şekilde boşaltıp bedenimizi rahatlatabilirdik. Kronik yorgunluk ve endişe halinden kurtulabilir, bağışıklık sistemimizi güçlendirerek hastalık ve enfeksiyonlara dayanıklılık kazanabilirdik.

Enerji Terapisinin asıl kullanım amacı, ruhsal ve fiziksel sağlığımızı korumak ve hastalıkları oluşmadan önce önlemektir. Hastalık oluştuktan sonra da onunla mücadele etme aşamasında bu yöntemleri kullanarak bedenimizi güçlendirebiliriz. Yeter ki bu rahatsızlıkların sadece haberci olduğunu ve  yaşamımızda aslında neyin yolunda gitmediğini anlamaya çalışmaktan vazgeçmeyelim. 

Enerji çalışmalarını Temizleme, Canlandırma, Dengeleme ve Koruma olarak bölümlere ayırabiliriz.Temizleme kısmında enerjimizi ve bedenimizi negatif yüklerden arındırırırz. Canlandırma aşamasında enerji seviyemizi  yükseltiriz. Dengeleme de ise vücudumuzdaki tüm enerji sistemlerini birbiri ile dengeli hale getiririz. Koruma aşamasındaysa auramızı dışardaki negatifliklere karşı kalkanlamış oluruz.
Aşağıda bizim her sabah güne başlarken uyguladığımız ve sizin de kolaylıkla yapabileceğiniz basit bir enerji ve nefes programı uygulamanız için sizi bekliyor. 

Üçlü vuruş egzersizi
#1. K-27 Noktası : Köprücük kemiklerinizin hemen altında sağlı sollu bulunan çukurlardır.
#2.Timus bezi : Boynumuz ile gögüslerimiz arasında tam orta noktadadır.
#3.Dalak Noktaları : Dalak meridyenimiz üzerindedir.
Bu noktalara her sabah en az 20 şer kere vurun. Bu egzersizler ters yönde akan enerjinizi düzeltir. Canlılık ve enerji kazandırır.Bağışıklık sistemini güçlendirir. Enfeksiyonla savaşmaya yardımcıdır.

Holistik Nefes : 1.Parmağınızla sağ burun deliğinizi kapatıp sol burun deliğinden derin bir nefes alın. Sol burun deliğinizi kapatıp, sağ burun deliğinden nefes verin.
2. Bu sefer tam tersini yapın; parmağınızla sol burun deliğini kapatıp, sağ burun deliğinden derin bir nefes alın.Sağ burun deliğinizi kapatıp, sol burun deliğinden nefes verin.
3. Bu işlemi her defasında 3 kez tekrarlayın.
4.Her iki burun deliğiniz açıkken 3 kez derin nefes alın ve verin. Bu egzersiz ile beynin iki yarımküresini dengelemiş ve bedendeki yin ve yang  enerji akışını düzenlemiş oluruz. 

Fermuarı Kapatma Egzersizi : Alt dudağımızdan başlayıp dümdüz aşağıya kasıklarımıza kadar bir çizgi şeklinde  inen merkez meridyenimiz diğer insanların negatif düşüncelerini , enerjilerini içimize yönelten bir anten gibidir. Her sabah bu meridyenin fermuarını çekerek kendimizi her türlü negatiflikten korumuş oluruz.
Uygulamak için elinizi kasık kemiğinizin üstüne yerleştirin ve derin bir nefes ile fermuar kapama hareketi yaparak boynunuzun üstüne kadar çekin . Bu işlemi 3 kez aşağıdan yukarıya tekrar edin. Bu sırada ''Enerji alanımdan sadece sevgi enerjisinin girmesine izin veriyorum. Benden de aynı şekilde sadece sevgi enerjisi çıkacaktır. ''cümlesi koruma kalkanınızın gücünü arttıracaktır.

Her sabah bedenimizi temiz tutmak için nasıl duş alıyorsak enerji alanımız içinde aynı temizliği yapmanın önemini bir düşünün. Her gün maruz kaldığımız hava kirliliği , teknoloji kirliliğinin yanısıra etkileşimde bulunduğumuz kişilerin hasarlı enerji alanlarından ve diğer negatif enerjilerden korunmak için bir bodyguard tutamayacağımıza göre bir dakikadan az bir zaman alacak olan kişisel bodyguardımızı yaratmak ve nefes çalışmasını yapmamak için nasıl bir nedeniniz olabilir.? 

Mor Işık ile Hızlı Temizlik Egzersizi 
Aşağıdaki çalışmayı gün içinde kendinizi yorgun ve stresli hissettiğiniz anlarda uygulayabilirsiniz. Bu imgeleme çalışmasını yaklaşık bir dakika süren ve enerji alanınızı temizlemek için kullanabileceğiniz hızlandırılmış bir meditasyon gibi de düşünebilirsiniz. (Dolmuşta, serviste, öğlen tatilinde ne zaman ihtiyaç duyarsanız bir durun ve nefes alın lütfen)
''Şimdi gözlerinizi kapatın ve derin derin diyafram nefesleri alarak farkındalığınızı başınızın üzerinde bulunan taç çakrasına getirin. Parlak mor bir ışığın başınızın tam tepe noktasından bedeninize girdiğini ve vücudunuzu  tamamen kapladığını hayal edin. Mor Işık bütün negatifliği dönüştüren ve nötrleyen bir etkiye sahiptir. Mor Işığın bütün hücrelerinize yayıldığını , iç organlarınızı , kas ve iskelet sisteminizin bu ışık ile tamamen temizlendiğini imgeleyin. Bedeninizdeki her şeyin tamamen pozitif enerji ile kaplandığını hayal edin. Eğer gözünüzde canlandıramıyorsanız sorun değil niyet etmenizde yeterli olur.''

Bu konuda daha detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz Emel Kalınkılıç'ın Pratik Enerji Teknikleri isimli kitabını almanızı tavsiye ederiz.

Sevgiyle Şifa Olsun...

Duygusal Şifa




21 Nisan 2015

Mağdur Olmak Kader mi Tercih mi?

Yaşamınızda bir şeyler yolunda gitmediğinde , elinizi neye atsanız avuçlarınızdan kayıp gittiğinde , ilerlemeye çalıştığınız yolunuzun üzerinde sürekli engellerle karşılaştığınızda veya başınıza bir kaza geldiği ya da finansal borcunuzun boyunuzu aştığı zamanlarda  bundan kimi sorumlu tutarsınız?

Çok büyük bir ihtimalle kendinizden başka herkesi !

Eğer mağduriyet hissi yaşıyorsanız hiç bir zaman sorumluluğu üstlenmezsiniz. Etrafınıza şöyle bir bakar ve bu benim patronumun hatası sürekli hakkımı yiyor , bu komşumun hatası ne zaman rejime başlasam börek çörek yapıp davet ediyor , bu ailemin hatası beni savruk yetiştirmişler paranın hesabını yapamıyorum , bu eşimin hatası hakettiğim sevgi ve ilgiyi göstermiyor cinsinden yorumlara başlayabilirsiniz. 

Etrafta suçlu ararken mağduru oynarsınız. 
Birilerini suçlayıp bütün olanların sorumluluğunu onların üzerine attığınız zaman kesinlikle mağdur rolünü benimsemiş oluyorsunuz. Aslında çoğumuz mağduriyet hissini taşıyoruz ve suçladığımız kişiler yüzünden mutluluğumuz ve huzurumuzu kaybettiğimizi düşünüyoruz.

Peki bu mağduriyet psikolojisinden kurtulmanın yolu var mı? Yaşamımda karşılaştığım bütün zorlukların sorumlusu kim ? Sakin bir şekilde otobanda yolumda giderken aniden önüme kıran o tır şöförünün de mi sorumluluğu bende diye sorabilirsiniz.

Cevap çok karmaşık değil. Eğer ortada bir sorun varsa bu senin hatan değildir ancak şifalanmaya bu durumdan sorumlu olduğunu kabul ederek başlayabilirsin. İşinle ilgili son derece stresli bir dönem yaşıyorsan bunun için kendini suçlayıp parçalamaya gerek yok. Sadece sorumluluğu üstlen yeter. Bunu yaptığında edilgen bir ruh ve duygu durumundan etgen bir hale geçersin ve gücünü eline alırsın. Şimdi artık kontrol sendedir ve güçlüsündür. Bundan sonra ne yapacağına karar verip yol almaya başlarsın. Patronla konuşur isteklerini güçlü bir şekilde ifade mi edersin  , nakit akışını mı yeniden düzenlersin veya bambaşka bir çalışma alanına mı yönelirsin senin kontrolünde ve kararındadır. Yapman gereken bir an önce kararsızlık halinden kurtulup karar verme ve uygulama haline geçmedir. 
Hemen şimdi kendinizi şöyle bir yoklayın ve mağduriyet hissettiğiniz konuları bir gözden geçirin. Asla iyi bir eşe, eve, işe, arabaya, bedene sahip olamayacağınızı mı düşünüyorsunuz.? 

Niyetler Dünya'yı Yönetir.!
Kendi gerçeğimizi kendimiz yaratırız.Önce düşüncelerinizin farkında olun. Düşüncelerimiz nasılsa kendimizi de öyle hissederiz. Ne yazık ki genelde ne düşündüğümüzün pek farkında değilizdir. İşe düşüncelerinizin sizden ayrı olduğunu, onlardan ibaret olmadığınızı farketmekle başlayın ve neyi gerçekleştirmek istiyorsanız ona Niyet edin. Niyet ettiğimizde o doğrultuda titreşmeye başlarız. Etrafımızdaki her şey, herkes bütün sistem niyetimizi gerçekleştirmek için çalışmaya başlar. Bu aşamada günlük hayatta ne düşünüyoruz, ne hissediyoruz, hangi konularda zorlanıyoruz takibe geçin ve bulduğunuzda onları sevgiyle salıverin.(Bu konuda ilerleyen günlerde salıverme metodlarından bahsedeceğiz.)

Örnek bir niyet çalışması ile mağduriyetimize son vermeyi deneyelim.

Ben (isminiz ve soyadınız).......bugünden itibaren(o günün tarihini yazın) Yaşamımın tamamen pozitif bir şekilde bütünün hayrına olmak üzere değişmesine ve bu değişime sevgiyle gücümü elime alarak uyum sağlayabilmeye niyet ediyorum. Bütün kararlarımı sevgiyle, kolaylıkla verebilmeyi seçiyorum. Bu niyetimi ve daha iyilerini herkesin en yüksek hayrına olacak şekilde kabul ediyorum.Öyle de oldu. Şükürler Olsun. Amin


Sevgiyle Şifa Olsun

Duygusal Şifa

20 Nisan 2015

Asla Affetmem !

İç öfke, acı, ızdırap, huzursuzluk hissettiğiniz oluyor mu? İdareci veya yönetenlerin yanlış ve taraflı kararlarını, yakın bir arkadaşınızın veya akrabanızın yaptıklarını hazmedemiyor musunuz?
Çoğu zaman İlahi Adalet'ten umut bekleyen iç öfkemize sıkıca tutunuruz. Bize yapılan yanlışlıkların, canımızı acıtan sözlerin, olayların aynılarını onların da yaşamaları ve hissetmeleri için bekleriz de bekleriz. Dişlerimizi sıkar, doğru düzgün nefes bile alamayız çoğu zaman. Bekledikçe içimize bir ağırlık çöker.

Affetmek bizim olaylara farklı bakmamızı gerektiren ruhsal bir olaydır. Çoğu zaman onları yani "diğerlerini" bizi etkilediği kadar etkilemez. Çok güzel bir hikaye vardır; İki Tibetli Budist rahip uzun zaman hapiste tutulmuşlar ve çok zor zamanlar geçirmişler. Sonunda hapisten çıkmışlar. Biri diğerine "Onları affettin mi?" diye sormuş. Diğeri "Onları asla affetmeyeceğim! Asla!" demiş. Soruyu soran üzülerek " Sanırım seni hala hapiste tutuyorlar, değil mi?" diye cevaplamış.

Affedilemeyecek olanı bile affetmek!

Bu onların yaptıklarını onaylamak ve onlara hak vermek değildir. Birini affetmek kişisel bir konudur. Sadece sizi ilgilendirir ve bunu kendiniz için yaparsınız. Gidip O'na bunu söylemezsiniz istemiyorsanız eğer. Birini ya da birilerini affederek acıyı, huzursuzluğu salıverirsiniz dışarıya.

Bir yoga üstadının dediği gibi "Affettiğiniz kişi O'nu affettiğinizi bilmemeli, yaptığı yanlıştan dolayı kendini suçlu hissetmese bile. Doğru olan affetme şekli budur. Eğer O'nu yaptığı yanlıştın dolayı suçlu hissettirerek affediyorsanız, gerçekte affetmiyorsunuzdur."

 Affetmenin temelinde sevgi vardır. Affettiğiniz zaman o kişi veya kişilerin içindeki acıyı, sevgisizliği görüyor olursunuz. Affederek onları evrensel dersleriyle başbaşa bırakırsınız - ki emin olun önlerine bu dersler gelecektir, sizden artık enerji almalarına engel olursunuz. Özgür iradenizi kullanarak kendinizi o negatif bağlardan özgürleştirirsiniz. Ve bu hayatınızın geri kalanı için kendinize verebileceğiniz en güzel hediyedir.

Affettikten sonra, diğerleri hakkındaki beklentilerinizi bırakın, daha iyi ve huzurlu bir yaşam yaşamak en güzel cevaptır bazen. Bu şekilde kendi "kişisel hikayenizi" de değiştirmiş olursunuz. Size ne kadar yanlış yapıldığını anlatmak yerine, kurban rolünü üstlenmek yerine, bu yaşadığınız olayın kendinize ve çevrenizdekilere nasıl iyileşme yolu açtığını anlatırsınız.

Tüy kadar hafif olmak ister misiniz?

Gelin şimdi birlikte birini affedelim. Aklınıza ilk gelen isim doğrudur. Bu isim kendiniz de olabilir. Şimdi lütfen derin derin nefesler alın ve gevşeyin, derin ve yavaş nefesler alıp verin. Sonra aşağıdaki cümleleri ya da buna benzer oluşturacağınız kendi cümlelerinizi tekrarlayın;

"Ben ..(isminiz)... şimdi ....(o kişi/ler)... serbest bırakıyorum, aramızda geçenlerden ötürü O'nu gönülden affediyorum. Benden aldığı bütün enerjileri topraklayıp temizleyerek Aurama geri çağırıyorum. Aynı şekilde benimde O'ndan aldığım O'na ait bütün enerjileri hiçbir art niyet taşımadan topraklayıp temizleyerek Aurasına iade ediyorum. Aramızdaki bütün kötü karmanın şimdi ve tüm zamanlara doğru temizlenip dengelenmesini, bu olanlardan dolayı yaşadığım bütün olumsuzlukların DNA'mdan silinmesine ve sadece yaşam derslerinin kalmasına bütünün hayrına olmak üzere niyet ediyorum. Öyle de oldu, şükürler olsun. Amin"

Affetme konusunda söylenecek çok sözüm var. Blogumuzda zaman zaman bu konuda yine yazılar görebilirsiniz. Hayatlarımızı daha hafif ve huzurlu yaşamak dileğiyle.

Sevgiyle Şifa Olsun...

Duygusal Şifa

13 Nisan 2015

Düşüncelerin Dualarındır!

Bu cümleyi ilk okuduğum zaman derinden sarsıldığımı hatırlıyorum. "Bu nasıl olabilir?" demiştim. Duayı neden ederiz? İstediklerimize, hayallerimize ulaşmak için yani aslında geleceğimizi yaratmak için dua ederiz.

Bir düşünce zihnimizde yer aldığı zaman önce sözcüklere dönüşüyor sonra bu otomatik olarak duyguya dönüşüyor. Duygular vücudumuzda enerjilere dönüşüyor. Sıkıntılar, üzüntüler, hayal kırıklıkları, kıskançlıklar hissettiğimizde vücudumuzda negatif enerjiler dolaşmaya başlıyor. Çoğunlukla bu duyguların sebebi olarak başkalarını görüyoruz, ya kişileri ya da olayları suçluyoruz. Yaşamdaki gücümüzü bu şekilde başkalarının ellerine verdiğimizi kabul ediyoruz.

Aşağıdakilerden hangisini daha çok düşünürsünüz?

* İnsanlar beni hep kullanırlar
* İnsanlar bana hep yardımcı olurlar

Düşünceler zihninize geldiğinde onlara bir an bakın. Size sevinç, huzur, rahatlık, hafiflik mi hissettiriyor? Bunları hissetmiyorsanız o düşünce, yaşamı size bir yük bir mücadele olarak hissettiriyor demektir. İşte o an bu kötü duygular negatif enerjiler oluşturur ve negatif titreşmeye başlarsınız. Mutsuzluk hissedersiniz. Mutsuzluk bulaşıcıdır. Fiziksel bir hastalıktan daha kolay yayılır. Etrafınızdaki kişiler, olaylar, hatta ağaçlar, bitkiler, hayvanlar bile bu negatif enerjinizi hissederler. Size verdikleri tepkilerde bu doğrultuda olur.

Bu döngünün sunucunda  sizin bilinçaltınız bu inancınızı doğru kabul eder. Yani artık bu düşünceniz kendi yaşam gerçeğiniz olur.

Dünyayı kirletiyor musunuz yoksa temizliyor musunuz?

Evren bizi düşündüklerimiz için yargılamaz, eleştirmez, bizi olduğumuz gibi kabul eder. Eğer "yeterince iyi değilim, bu yüzden kimsenin beni seveceğine inanmıyorum" u seçiyorsanız hayatınızı yalnız geçireceğinize emin olabilirsiniz.

Bunun yerine " kendimi olduğum gibi seviyorum, çevremde sevilen birisiyim" gibi bir olumlu düşünceyi benimserse zihniniz kısa bir süre içinde yaşam gerçeğiniz bu olacaktır.

Hepimiz gezegenimizden sorumlu olduğumuz gibi içsel dünyamızdan da sorumluyuz. İçimiz nasılsa dışımızda öyledir. Eğer hepimiz düşüncelerimizi olumluya çekip, içsel kirliliğimizi temizlersek; dışımızdaki dünyamızı, yaşamımızı da temizleriz.

Geleceğimizi düşüncelerimizi değiştirerek yaratabileceğimize inanarak başlayalım mı bu işe :)

Sevgiyle Şifa Olsun..

Duygusal Şifa

11 Nisan 2015

Bugün Blog’da Temizlik Var..


’Karma’ kelimesi size neyi çağrıştırıyor.?  Eğer aklınızdan ‘’Eden Bulur’’ tarzı cümleler geçiriyorsanız olaya biraz daha geniş bir açıdan bakmanızı tavsiye edeceğim. Önce ‘’Karma’’ kelimesinin wikipedia daki tanımına bakalım. Karma, Sanskrit dilinde “yapmak, eylemek, bir fiilde bulunmak” anlamındaki “kri” sözcüğünden türetilmiştir. Karma sözcüğü farklı sözcüklerle birlikte kullanılarak, karma yasası, karmik plan, karmik telafi gibi farklı anlamlara gelen terimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır der wikipedia. Yani aslında olayın temelinde aksiyon var. Yaşamlarımız  boyunca aldığımız kararlar , eylemlerimiz ve duygularımız da karmamızın  tam orta yerinde duruyor.
Peki olumsuz duygular ,negatif düşünceler ve Acı kötü karmaya , olumlu düşünceler ve mutluluk hali iyi karmaya neden olur nerden geldi bunlar başımıza sorusunu sormak yanlış mı olur? Tabi ki olmaz.  Ancak burada karmayı nasıl edindik , geçmiş yaşantılarımızdan mı getirdik yoksa şimdiki yaşamlarımızda mı yarattık konusunu  tartışmayacağız. Sadece kendimizi  temizlemek için sessizlik yeminleri edip , inzivaya çekilme imkanımız olmadığına göre günlük yaşantımızda rutinimizi bozmadan nasıl temizlik yapabiliriz bir ona bakalım.  Aşağıdaki maddeler size aşina gelebilir. Yine de lütfen bütün önyargılarınızı bırakın ve önerileri bir deneyin.

Karmalarımızı  mis kokulu sabunlu sularla temizliyoruz.

 1.   Hemen şu an da sahip olduğunuz için şükrettiğiniz şeylerin bir listesini yapın ve onu görebileceğiniz bir yere asın.

2.   Sizi çok üzen birine onu affettiğinizi belirten bir mektup yazın (Göndermek zorunda tabiî ki değilsiniz. )

3.   İncittiğiniz birine ne kadar üzgün olduğunuzu anlatan bir özür mektubu yazın. Sizi bu şekilde davranmaya iten nedenleri  yazın. (Gönderme mecburiyeti yok)

4.   Bugün birine karşılıksız yardım edin ki  beklentiler denizinde acı içinde yüzen egonuz arada serbest kalsın.

5.    Eylemlerinizin arkasındaki niyetlerin farkına varın.  Egonuzu  parlatmak için sürekli ödül ve takdir mi bekliyorsunuz?  İstekleriniz gerçekten gerekli mi? Neden sürekli ihtiyaç ve istek halindesiniz? Cevaplarken kendinize ve başkalarına karşı dürüst olun.

6.    Günlük enerji çalışmalarınızı ve meditasyon yapmayı alışkanlık haline getirin.

7.    Nereye giderseniz gidin işin içine mutlaka karşılık beklemeden güzellik ve keyif katın. Her günün sonunda bir bakın bakalım o gün güzellik , keyif ve tutkuyu yaşattınız mı kendinize. ?

8.    Bu günden sonra artık diğerlerinin bizimle  ilgili ne düşündüğüne ve ne söylediğine takılmayalım. Lütfen sadece kendimizi etkilemek için uğraşalım başkalarını değil.

9.    Olaylar karşısında her zaman karşımızdakinin şapkasını giyerek karar vermeyi deneyerek  Empati ve merhamet duygumuzu geliştiririz  acıma duygumuzu değil.!

10. Birini etiketleyip yargılamadan önce  onun hikayesindeki  gerçeklerin ne kadarını bildiğimizi bir düşünelim.

11. Biri seni incittiğinde elinden geldiğince tepkisiz kal ve o kişiye seni ne kadar kırdığını sakince anlatmayı dene. Lütfen unutma doğru iletişim bütün kapıları açar. Ancak bu kişi yine de umursamadan hareketlerine devam ederse bilmen gereken tek bir şey var. O kişi gerçekten çok acı çekiyor ve bundan kurtulmak için bu şekilde davranıyor. Tabi ki bu acı silsilesini devam ettirmeye mecbur değilsin. Kendini her türlü zehirli düşünce ve davranış şeklinden koruma hakkına sahipsin.  Sadece bazen en iyi cevap ortadaki negatif enerjiyi daha fazla beslemeden  kendini o durumdan sakince ayırmaktır. Böylece döngü kırılmış olacak ve seni üzen olay ya da kişiye karşı kendini nötralize etmeyi başardığın da onunla aranızdaki karmik bağda iptal olacaktır.  

12. Son olarak lütfen hiçbir canlıyı incitme. Bu dünya da kocaman güzel bir aileyiz ve her birimiz birbirimize incecik enerji bağları ile bağlıyız. Tecrübelerimiz aksiyonlarımızın sonucunda yaşadıklarımızdan oluşuyor. Bütün döngü mükemmel bir şekilde kurulmuş.  Bunun idrakine vardığımızda hayatı nasıl mükemmel yaşayacağınızı bir düşünün. 


Karşılıksız bir şekilde iyi şeyler yaptığınızda bu size katlanarak geri geliyorsa iyi karmanız var demektir. Ne yapıyorsanız uygulamaya devam edin. Kötü karmanız varsa da temizlemek için var gücünüzle çalışın. Hepimizin kötü karmalarının temizlenerek bütünün hayrına olmak üzere ruhumuzdan uçmasını  ve el birliğiyle en kısa sürede nirvanaya ulaşmamız niyeti ile herkese güzel bir Pazar günü diliyoruz.

Sevgiyle Şifa Olsun
Duygusal Şifa