Hani son
zamanlarda herkesin dilinde ya ‘’Enerjinizi çeken insanlardan uzak durun’’
‘’Enerji vampirlerinden sakının’’ ‘’Kendinizi kötü hissettiren ortamlarda
bulunmayın’’ diye . İyi de ya benim enerjimi çeken insan benim dostum, komşum,
eşim, kardeşim , annem ya da babam ise. Çok severek çalıştığım işimde artık
kendimi iyi hissetmiyorsam ne yapmalıyım.
Issız bir ada opsiyonu da olmadığına göre..Ne yapacağız ? Aynı evde
yaşadığımız Abimize ‘’Senin bu kız arkadaşınla olan sorunların yüzünden bende enerji kalmadı biraz uzaklaşalım
birbirimizi artık görmeyelim deme şansımız var mı?
Ya da samimi bir arkadaşınıza ‘’Bu aralar aile sorunların yüzünden çok
mutsuzsun enerjimi tüketiyorsun artık seni görmek istemiyorum ’’ cümlesini
kurmalı mıyız.?
Bırakıp Kaçmak Yiğitliğe Sığar
mı?
Kişisel
şifalanma yolunda kendinizi iyi hissetmek için artık size hizmet etmeyen inanç
, düşünce kalıpları ve negatif duyguları serbest bırakmanız gerektiği doğrudur.
Hatta bu yolda artık hiçbir ortak konunuzun kalmadığı kişileri ve ortamları da
serbest bırakmanız gerekebilir. Ancak
sap ile samanı birbirinden ayıralım ki geri dönülemez hatalar yapmayalım.
Geçen
sene bir dostumun yaşadığı olayı onun kelimeleri ile aktaracağım;
Babam
rahatsızlığı nedeni ile yeni kalp ameliyatı olmuştu. Operasyon öncesinde çok
moralli olmasına rağmen sonrasında yaşadığı ameliyat sonrası komplikasyon
talihsizliği nedeni ile çeşitli problemler ile uğraştı ve zaten çok sakin bir
kişilik olmadığı için iyice huysuzlaştı. Nedensiz yere öfkeleniyor ve etrafında
kim varsa kırıp geçiriyordu. Başta annem olmak üzere bütün aile kaprislerinden
ötürü yılmıştık. Özellikle Annem’in -bütün gün onunla birlikte olduğu-için
sinir sistemi iyice yıpranmıştı. Sağlığı iyileşme kaydetmesine rağmen huyu suyu
tamamen değişmişti. Abim ve Ablamla birlikte bir çözüm bulmaya çalışıyorduk .
Ancak hem yoğun iş hayatlarımız hem de kendi çoluk çocuk telaşımızın içinde pek
de etkili olamıyorduk. Rutin Pazar görüşmelerimiz hepimiz için yıpratıcı ve
yorucu olmaya başlamıştı.
Seninle
karşılaştığımız günü hiç unutmuyorum. ‘’ Babana sordunuz mu aslında ne
istiyor’’ demiştin. Günlük isteklerden bağımsız hayatında ne yapmak istiyor.
Bir uğraş bulsa kendini daha iyi hisseder miydi acaba ? Bu soruyu kendimize sormuştuk aslında ama
babamıza sormak aklımıza gelmemişti. Sonra da eklemiştin ‘’Görüşmekten kaçmayın
sakın , yanında olun karşısında değil , onun tek isteği Sevgi , sadece bunu
hangi yolla göstereceğini bilemiyor huysuzluğu ondandır.’’
Gerisi
çorap söküğü gibi geldi. Hafta içi bir
akşam işten erken çıkıp onlara sürpriz
yaptım ve yemeği birlikte yedik. Çay
faslına geçtiğimizde Yaradan’a sığınıp yavaşça sordum. Babacım ne istersin seni
ne mutlu eder. Kısa bir tereddütten sonra cevap verdi. ‘’Resim yapmak istiyorum
renkli boya ve tuval alın bana şövalye de isterim’’. O an Annemle göz göze
geldik ve onun gözündeki pırıltıyı hiç unutmuyorum.
Sevinç
çığlıkları içerisinde Abimi ve Ablamı aradım.
Malzemeler el birliğiyle tedarik edildi. Artık Pazar günü rutinimiz çoluk çocuk
babamı resim yapabileceği yerlere götürmekle geçiyor. Bütün eş, dost ,
komşuların duvarlarında babam imzalı hediye tablolar var. Hepimiz Onunla gurur
duyuyoruz.
Ne değişti ?
Arkadaşımın
babasının sakinleşmesinin nedeni sizce neydi.? Onun sadece resim yapmakla
iyileştiğini düşünüyorsanız yanılırsınız. Değişen ailenin babaya olan bakış açısı idi. İlk tabloda eş ve
çocuklarda babaya karşı kızgınlık , öfke ve yargılama vardı. İlişkiler
neredeyse kopma noktasına gelmişti. Yaşlı Adam da ise , artık işe yaramadığı ve anlaşılmadığı düşüncesi
ile hayattan bezmişlik ve mutsuzluk hakimdi. Oysa en son tabloda üreten biri
var. Aile ona hayran, gurur duyuyorlar.
Peki her
zaman böyle mi olur. Maalesef hayır . Karşılıklı
olarak anlaşılmayı bekleyen kendi inanç sistemlerine göre varsayımlarda bulunup birbirini acımasızca
yargılayan aileler var. Ailemizi değiştiremeyiz. Annemiz Babamız kardeşlerimiz
bizim dahil olduğumuz ilk topluluk ve en önemlisi onları seçerek geldik bu
dünyaya, tıpkı yaşam derslerimizi seçtiğimiz gibi..
Ailemiz
dışında da bizi tüketen , yoran kendimiz kötü hissettiren , enerjimizi çalan
insanları ‘vampir bu’ diye etiketleyip uzaklaşmadan önce bakış açımızı bir gözden geçirelim. Bir
içimize bakalım ve şu sorulara cevap vermeyi deneyelim;
Bu
kişiye kızma nedenim ne? Bendeki hangi duyguyu tetikliyor?
Bana
hissettirdiği duyguyu ben mi yaratıyorum yoksa eski inanç kalıplarımdan mı
kaynaklanıyor. ?
Bu
duyguyu (belki de blokajı) çözersem bu kişiye hala aynı kızgınlık duygusunu taşır mıyım.?
Hayatıma
onsuz devam edersem ne olur?
Bunların
hepsini cevapladığınızda içiniz hala rahatsa kendisi ile vedalaşın ve hızla uzaklaşın.
Sevgiyle
Şifa Olsun..
Duygusal
Şifa